İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Modern Savaşların Askeri Laboratuvarı Ukrayna

24 Şubat 2022’de başlayan Rusya-Ukrayna Savaşı 1. yılını doldurdu. 1990’larda Yugoslavya’nın dağılmasından bu yana silah sesleri ve çatışmalara uzak kalan Avrupa, konvansiyonel savaşlara yeniden merhaba dedi. Savaşın başlangıcından bu yana Batı’nın silah sevkiyatları ve çeşitli insani yardımlar ile dünya kamuoyunda yer edinen Ukrayna, 21. yüzyılın savaş laboratuvarına dönüştü. Hem eski hem de yeni nesil silahların, Batı ile eski Doğu Blokuna ait askeri ekipmanların ve taktiklerin kullanıldığı canlı bir deney alanı haline geldi.

Asimetrik Savaştan Simetrik Savaşa Geçiş

Literatürde savaşan iki tarafın askeri gücünün eşit olması durumu için “simetrik savaş”, taraflardan birinin asker gücünün daha fazla olduğu durumlar için de “asimetrik savaş” tabiri kullanılır. Sovyetler Birliği’nin dağılması ve Soğuk Savaş’ın sona ermesinden bu yana Dünya genelinde yaşanan savaşları “asimetrik” savaş olarak tanımlayan askeri uzmanlar Rusya-Ukrayna arasındaki çatışmayı “asimetrik savaştan simetrik savaşa dönüşen savaş” olarak yorumlamaya başladılar. Dünyanın en büyük nükleer gücünün karşısında 30 yıllık bağımsızlık geçmişinde yoktan bir ordu inşa eden Ukrayna, Batıdan aldığı destek sayesinde güç dengesini eşitleyebildi. Ukrayna, bu denge değişimini Batıdan savaşın başından beri aldığı askeri ve mali yardımlara borçlu. Birçok yorumcu savaşın başından beri Kiev’in ne kadar sürede düşeceğine dair tahminler yaparken Ukrayna Ordusu bu tahminleri boşa çıkardı. 3 koldan saldırıya uğrayan Ukrayna, Rusya’ya karşı yürüttüğü savunma mücadelesinde Rus ordusunun ikmal ve lojistik ağlarını vurmuş ve uyguladığı taktik ile Rus ordusunun ilerleyişini durdurmayı başarmıştı.

Çatışmalar ve Kullanılan Silahlar

Savaşın başından bu yana Ukrayna’ya silah tedariği ile insani-mali yardımlarını esirgemeyen Batı, Rusya’ya karşı kendi insani gücünü ve kara birliklerini devreye sokma konusunda çekimser kalmayı tercih ediyor. Rusya ile olan sınırlarının genişliğini düşünüp savaşa doğrudan dahil olmayarak kendini garanti altına alıyor. Bununla birlikte Batı, savaşa dahil olmanın getireceklerine de hazırlıksız olduğunu kanıtlamış durumda. 

Sovyetler döneminden kalma ordu düzeninin Batılı teknolojiler ile modernize edildiği Ukrayna ordusu dünyanın en büyük nükleer gücü ile karşı karşıya kaldı. Bu çatışma alanı günümüzde yeni nesil askeri doktrinlerin denendiği bir askeri laboratuvarı andırıyor. Ukrayna Savaşı, Libya, Suriye, Çeçenistan, Güney Osetya ve Abhazya gibi bölgelerden savaş deneyimine sahip olan Rusya için uzun bir aradan sonra modern silahların ilk defa bu kadar geniş bir alanda deneme fırsatı oldu. ABD yapımı Javelin tanksavar füzelerinin, Alman yapımı Leopard tanklarının ve Türk yapımı Bayraktar SİHA’larının konvansiyonel savaşlarda kullanma ve deneme merkezine dönüşen Ukrayna teknoloji lideri ülkeler ve üretici firmalar için bir çeşit Ar-Ge üssü gibi hizmet veriyor. 

Savaşın Başka Bir Boyutu: Dezenformasyon

Yaşanan savaş bizlere günümüz yaşam koşullarının yeni bir sonucunu da göstermiş oldu: Savaşların artık sadece cepheler ve askeri harekat planlarından ibaret olmaması. Günümüzün en büyük trendi olan sosyal medya kullanımının konvansiyonel medyaya göre “görece” daha özgür ve daha az kısıtlanabilir olması, savaşların sanal dünyadaki yansımalarını da bize birçok açıdan gösteriyor. Tabi bu durumun yarattığı bilgi kirliliği, karşılıklı istihbarat ağlarının sosyal medya aracılığıyla manipüle edilmesine de neden oluyor. Sosyal medya paylaşımlarının yarattığı dezenformasyon istihbarat zafiyetlerini beraberinde getiriyor. Dezenformasyon sonucu yayılan yanlış ve çarpıtılmış paylaşımlar savaşın taraflarının farklı gösterilmesine sebep olarak kamuoyunu da yanlış yönlendirilebiliyor. 

Dezenformasyon, modern savaşlar için farklı ve yeni bir boyut olsa da geçtiğimiz yüzyılın savaşlarından beri değişmeyen bazı gerçekler de var. Örneğin 9 milyona yakın Ukraynalı mültecinin evlerini terk etmesi, katledilen ve yol kenarlarındaki parklara defnedilen savaş mağdurları… Savaşlarda kullanılan askeri doktrinler, silah teknolojileri ve savaş platformları değişe de savaşın yarattığı mağduriyet ve yıkım varlığını hep sürdürecektir.