İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

İyi Strateji – Hedeflenen Sonuç

Rusya – Ukrayna savaşı hala devam ederken bir iddia ortaya atıldı. Ukrayna, Rusya’nın işgali altındaki Donetsk bölgesine düzenlenen bir füze saldırısında yaklaşık olarak 400 Rus askerinin öldürüldüğünü öne sürdü. Saldırıda Makiivka kentinde konuşlanan Rus askerlerinin hedef alındığı belirtildi. Açıklanan kayıp sayısı henüz resmi kaynaklar tarafından onaylanmadı. Rusya yanlıları saldırının gerçekleştiğini ve kayıpların yaşandığını kabul etti ancak veriler konusunda henüz hiçbir şey belli değil. Rusya’nın Donetsk’e atamış olduğu üst düzey yetkili Daniil Bezsonov ise füzenin yeni yıla girilmesinin ardından bölgeyi vurduğunu açıkladı. Bezsonov açıklamasına bölgenin Amerikan MLRS HIMARS roketleriyle vurulduğunu da ekledi. Rusya’nın bölgeye atadığı yönetim, yılbaşı gecesi bölgeye en az 25 roket atıldığını belirtti. Ukrayna’nın Makiivka’ya saldırısından sonra Rusya da misilleme olarak Kiev’e saldırı başlattı. Rusya’nın İHA ve füze saldırılarıyla Ukrayna’nın kritik altyapılarını hedef aldığı açıklandı.

Yaşanan hadiseler sonrasında NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’den açıklama gecikmedi. Stoltenberg, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırılarında bir azalma olmadığını, bu sebeple de Batılı ülkelerin Ukrayna’ya desteklerinin uzun vadede devam etmesi gerektiğini söyledi. Batılı ülkelerden Ukrayna’ya olan desteğin devam etmesi ile birlikte Rusya’nın müzakere masasına oturabileceğini belirtti. Rusya’nın yeni askerlere eğitim verdiğini, savaşa devam etmekte ısrarlı olduğunu ve yeni bir saldırı başlatabileceğini de söyledi. Henüz müzakere masasına çok uzak olduklarını açıklayan Stoltenberg, Ukrayna’nın masada güçlü olabilmesi için Batılı ülkelerin desteğine ihtiyacı olduğunu vurguladı.

Savaşın istihbarat boyutu da büyük önem taşıyor. Birleşik Krallık’ın istihbarat, siber ve güvenlik kurumu olan Hükümet İletişim Merkezi’nin Direktörü Jeremy Fleming önemli açıklamalarda bulundu. Fleming, Ukrayna Savaşı’nın istihbarat paylaşımı açısından bir dönüm noktası olduğunu söyledi. “Today” programına konuşan Fleming, istihbaratta gizliliğin kaldırılmasının çok zor olduğunu ve bu yüzden istihbarat elde etmek için çok çaba sarf edildiğini ve eğer elde edilen bilgiler kullanılmaycaksa istihbarat toplamanın gerekli olmadığını belirtti. Ayrıca Fleming, özel sektörün de savaşta önemli yer tuttuğunu ekledi. Microsoft gibi şirketlerin askeri yığınaklarla ilgili istihbarat iddialarını doğrulayabilen uydu görüntülerini Ukrayna’ya aktardığını ve siber savunma hizmetlerinde yardım ettiğini açıkladı.

Peki Rusya’da durum ne?

Rusya’nın hala sahip olduğu kırmızı çizgilerini korumaya çalıştığı açıkça görülüyor. Bahsi geçen kırmızı çizgi, bir devletin kendine has olarak tanımladığı sınırlardır. Rusya’ya göre Ukrayna bu kırmızı çizgiyi çoktan aştığı için savaş hala devam ediyor. Sadece Ukrayna da değil Ukrayna’ya yardım eden Batı ülkeler de Rusya açısından bu sınırı fazla zorluyor. Rusya’ya göre Batı ve Ukrayna, Rusya’nın sahip olduğu bu kırmızı çizgilere saygı duymayı öğrenmeli ve eylemlerini ona göre düzenlemelidir aksi takdirde Rusya, yeni ve daha tehlikeli yollar arayacaktır. Ancak Rusya’nın kırmızı çizgileri bulunuyorsa aynı şekilde Ukrayna ve Batı’nın da bulunuyor ve bu da sorunu çözülemez hale getiriyor.

Ülkelerin kırmızı çizgileri hiçbir zaman değişmez diye kesin konuşmak da doğru değil. ABD’nin Afganistan’da bulunması, ABD için kırmızı çizgi olarak tanımlanıyordu ancak 2021 yılında bu çizgi bir anda ortadan kayboldu. Çünkü maliyet, değişen öncelikler ve fayda analizi göz önüne alındığında olması gereken buydu. Ülkelerin ulusal çıkarları elbette ki ebedi olabilir ancak belirli zamanlarda kendilerini gösterme biçimleri koşullara göre değişebilir. Ülke içi hesaplamalar, istihbarat analizleri, dünyadaki geniş küresel eğilimler ve diplomasi bahsi geçen kırmızı çizgileri aşılabilir hale getirebiliyor. Bu sebeple diplomasinin yapması gereken düşman ülkenin kırmızı çizgilerinden kaçınmak değil, çizgileri değiştirecek ortamı oluşturmaktır. Yaratıcı ve realist stratejiler ile birlikte rakibe kendi hedeflerini kabul ettirebilmek mümkündür. Rakibi ikna edebilmek için uygun ortamın ve koşulların oluşturulması asıl hedef olmalıdır. Ancak bu stratejiler izlenirken sadece düşmana odaklanıp bir tırmanma tepkisine girmek her zaman doğru değil. Kendi ülkenizin de karşı karşıya olduğu ikilemleri, riskleri ve tehditleri de yapılacak analizler doğrultusunda tahmin etmek önemlidir.

Genellikle ülkeler kırmızı çizgilerinin “temel” olduğunu varsayar ve bu çizgiler sebebiyle hasım ülkeyi dizginlemek ister. Buradaki asıl hata ise o kırmızı çizgilerin “temel” ve “aşılamaz” olduğunun açıkça vurgulanmasıdır. Bu çizgileri katı bir şekilde belli ettiğiniz takdirde istediğiniz türde bir sonuca ulaşmak zorlaşır. Çünkü sizin kırmızı çizgileriniz bulunuyorsa düşman ülkenin de bulunuyor. Bu sebeple içinden çıkılmaz bir durumun içinde kalmak şaşılacak bir olay değil. Yapılması gereken çizgileri dayatmak değil, stratejiler ile birlikte ikna süreci başlatmaktır. Örnek verilecek olursa Rusya savaşın ilerleyen zamanlarında nükleer tehditler ile kendi doğrularını dayatmaya çalıştı ancak başarısız oldu. Batı’nın izleyeceği strateji, Rusya’nın Batı’nın tercih ettiği seçenekleri seçmesi için ortamı ve koşulları şekillendirmeye çalışmak olmalıdır.

Burada ABD’nin ise dikkat etmesi gereken noktalar bulunuyor. ABD’nin, Ukrayna’yı desteklemek adına almaktan kaçındığı tedbirleri artık belirtmemesi gerekiyor. Bu durum Rusya’nın daha sert sınırlar koymasına yol açıyor. Aynı zamanda ABD ve Batı eğer gerçekten savaşın bitmesini istiyorsa ağır yaptırımlar uygulamak için ekonomik güçlerini birleştirmek zorunda ancak bunu şu zamana kadar yapamadıkları da ortada. Rusya’yı caydırma stratejilerini ABD ve Batı iyi oluşturamadığı sürece Rusya’nın kırmızı çizgilerine yenilmeye mahkum olacaklar gibi görünüyor.