İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Gizli Belge Skandalı

Dünya siyasetinde her bölgede farklı gelişmeler yaşanırken istihbarat dünyasının kaosları da bitmiyor. Son günlerde ABD’nin gündeminde savunma ve istihbarat ile ilgili kamuoyuna sızdırılan gizli belgeler yer alıyor. ABD Savunma Bakanlığı “çok ciddi güvenlik riski” niteliği taşıyan belgelerin gerçekliğini araştırmaya devam ediyor.

Sızan belgelerde yer alan bilgiler ise aslında ABD istihbaratı açısından önem taşıyor:

  • Ukrayna’nın asker, cephane ve teçhizat zorlukları
  • CIA’in Mossad’ı ve diğer ülkeleri dinlediği
  • İran’ın nükleer programının üst düzey yöneticileri ile görüşüldüğü
  • Çin hakkında askeri istihbaratlar
  • Sisi’nin Rusya’ya asker göndereceği
  • Ukrayna ordusunun kabiliyetleri ve zayıflıkları
  • ABD’nin Rusya’da nüfuz ettiği kurumlar

Bu iddialara ek olarak da bazı ülkelerin Ukrayna’da bulunan askeri özel kuvvetlerinin sayısı da belgelerde şu şekilde yer alıyor:

  • Birleşik Krallık 50 birlik
  • Letonya 17 birlik
  • Fransa 15 birlik
  • ABD 14 birlik
  • Hollanda’nın 1 birlik

ABD yönetimi belgeler sızdırıldığından beri basına görsellerin paylaşılmaması konusunda telkinde bulunuyor. Ayrıca çoğunun doğru bilgiler taşıdığı tahmin edilen bu belgeler için ABD kongresi de bilgilendirildi. Bu belgelerin sızması aslında geçmişte yaşanılan Wikileaks ve Snowden krizini akıllara getirdi.

Pentagon’dan sızan bilgiler arasında ABD BM Genel Sekreteri Antonia Guterres ve yardımcısı Amina Mohammed’e ilişkin dikkat çeken bir iddia daha görünüyor. Raporlarda Guterres ve Mohammed’in Ukrayna’daki savaş ve bazı Afrikalı liderler hakkındaki özel konuşmaları yer alıyor. Sızdırılan raporlardan birinde Ukrayna – Rusya savaşı nedeniyle yaşanan gıda krizi ve Karadeniz Tahıl Koridoru Anlaşması’na odaklanılıyor. Ayrıca Guterres’in Ukrayna Savaşı nedeniyle Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in yaptığı “Ukrayna’ya daha fazla silah” çağrısından duyduğu endişe de raporlarda yer alıyor. Amina Mohammed’in ise son Afrika liderler zirvesinden bahsederken Kenya Cumhurbaşkanı William Ruto’yu “zalim” olarak nitelendirdiği ve ona güvenmediği de raporlarda mevcut.

ABD’nin Birleşmiş Milletler ve diğer birçok ülke hakkında “dinleme” faaliyetinde bulunduğu bir gerçek ancak belgelerin bir şekilde bir veya birden fazla aktör ile kamuoyuna sızdırılması ABD açısından hem büyük bir güvenlik açığı oluşturuyor hem de ABD istihbarat servisinin ciddi anlamda başarısızlığını ortaya koyuyor.

Sızan Pentagon belgeleri aslında adeta ABD istihbaratının kalbindeki çürümenin büyümeye başladığının bir göstergesi ve ABD açısından da büyük bir imaj kaybı yaratıyor. Ayrıca ABD istihbaratının patolojik olarak ciddi anlamda kafa karışıklığı yaşadığı da bir gerçek. Wikileaks ve Snowden krizlerinden sonra ABD’nin yaşadığı bu fiyasko, kamuoyunda ABD istihbaratının acımasız şekilde eleştirilmesine de yol açıyor.

Wikileaks ve Snowden krizlerine oranla bu sızan belgelerin yarattığı tahribat daha hafif gibi görünüyor. Sızan belgeler içerisinde kamuoyu tarafından belki de en dikkat çeken kısım ABD’nin Güney Kore ve İsrail gibi müttefiklerine karşı yaptığı casusluk faaliyetleri. Bu olay kamuoyunda her ne kadar olmaması gereken ya da absürt bir olay gibi görünse de istihbarat dünyası açısından oldukça normal. İstihbarat servisleri hasımlarının yanında müttefikleri hakkında da istihbarat toplamak zorundadır bu sebeple ABD’nin Mossad ya da Güney Kore hakkında istihbarat toplamak istemesi sıra dışı bir olay değildir ve olması gerekendir.

Bunlara ek olarak CIA Direktörü Bill Burns’ün CIA hakkında belirttiği önemli bir sorun göze çarpıyor: “CIA’in ciddi anlamda bir sınıflandırma sorunu var.” ABD askeri ve istihbarat personellerinin “aşırı sınıflandırma” konusunda neredeyse paranoyaklık seviyesinde bir alışkanlığı bulunuyor. Bu sınıflandırılan bilgiler daha sonra güvenlik izinleri olan çok sayıda kişiye ulaştırılıyor ve sistem daha da karmaşık hale getiriliyor. 1,2 milyon ABD devlet çalışanının “çok gizli” belgelere erişebildiği ve 1,6 milyon ABD devlet çalışanının ise sadece “gizli” olan belgelere erişebildiği biliniyor. Böyle karmaşık bir sistem içerisinde özellikle “çok gizli” belgelere bu kadar fazla kişinin erişebiliyor olmasındaki sıkıntı bir yana erişen kişiler arasında “sızdırma” olmayacağının garantisi de asla bulunmuyor. Bu durum ise politik olarak ABD için utanç verici bir olaya dönüşmüş oluyor.

Peki belgeleri kim sızdırdı?

Pentagon gizli belgelerini sızdırmakla suçlanan 21 yaşındaki istihbarat görevlisi Jack Dougles Teixeira Boston’da mahkemeye çıkarıldı. Federal yargıcın huzuruna hapishane üniforması içerisinde prangalı bir şekilde çıkan Teixeira istihbarat ve savunma bilgilerini sızdırdığı suçlamalarıyla 15 yıla kadar hapis cezası ile yargılanıyor. Teixeira’nın Massachusetts Ulusal Hava Muhafızları’na bağlı istihbarat servisinde çalıştığı öğrenildi. Gizli belgelerin sızdırıldığı yer ise oyuncular arasında popüler bir sosyal medya platformu olan Discord. Teixeira ve bağlantılı arkadaşlarının internette savaş oyunları oynamayı sevdikleri ve yoğun bir şekilde silah ve askeri teçhizat ile ilgilendikleri ortaya çıktı. Mahkemede ise Teixeira, evet ve hayırdan başka bir cevap vermedi.

ABD yetkilileri ise davanın merkezindeki sızdırılan bilgilerin 2010 yılında Wikileaks’te yayınlanan 700.000’den fazla belge, video ve diplomatik yazışmanın yayınlanmasından bu yana yaşanan en ciddi ABD güvenlik ihlali olduğu düşünüyorlar. Pentagon, sızıntının kuzeydoğudaki Massachusetts hava üssünden olduğunu ve “kasıtlı ve suç teşkil eden bir eylem” olduğunu belirtti. Teixeira, hassas savunma malzemelerinin yasadışı kopyalanması ve iletilmesi ile ilgili casusluk yasasını ihlal etmekle ve savunma malzemelerinin yetkisiz bir yere yasadışı olarak taşınmasıyla ilgili olarak iki ayrı suçtan yargılanıyor. Hukuk uzmanları ise zamanla ve konuyla ilgili daha fazla kanıt ortaya çıktıkça Teixeira’nın daha fazla suçlama ile karşı karşıya kalabileceğini belirtiyor.