İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Dolandırıldık

Uzun süredir tartışılan ve bu amaçla yoğun diplomasi yürütülen Türkiye’nin İsveç’in NATO üyeliğine onay vermesi konusunda Litvanya’nın başkenti Vilnius’ta uzlaşıya varıldı. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile İsveç Başbakanı Ulf Kristersson arasında görüş ayrılıklarının giderilmesi konusunda mutabakata ulaşıldığını açıkladı.

Dün sabah saatlerinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı “Türkiye, AB kapısında bekletiliyor. Türkiye’nin önünü açın, biz de İsveç’in önünü açalım.” açıklaması ve öncesinde yapılan Azov komutanlarının Türkiye gezisinden dönerken beş komutanı beraberinde götürmesi ayrıca Ukrayna’nın NATO üyeliğine yeşil ışık yakması Türkiye’nin büyük bir oyun kurduğunu düşündürttü.

Dün sabah baktığımızda masada güçlü ve ne istediğini bilen bir Türkiye olduğunu düşünmüştük. Fakat akşam saatleri geldiğinde ise tüm sözler unutuldu sanki. Büyük bir oyun kurduğumuzu düşünürken öyle olmadığı gerçeğini gördük. Karşılığında; ABD’den F-16 satışı, AB ile Gümrük Birliği güncellenmesi ve vizesiz AB seyahati sözü aldığı iddia ediliyor. F-16 satışı Finlandiya anlaşmasının da şartıydı fakat gerçekleşmedi. Bugünden sonra gerçekleşebilir mi? Evet, yakın vakitte gerçekleşebilir.

AB ile Gümrük anlaşmasının güncellenmesi de gerçekleşebilecek ve uzun yıllardır gerçekleşmemesinin hiçbir nedeni olmayan bir madde. Bu da gerçekleşecektir. Fakat vize serbestliğinin gerçekleşeceğini düşünmüyorum. Bir neden bulunur ve bu sözden geri dönülür. Dün sabah güçlüydük. Fakat yine almadan veren bir duruma geldik. Batılılar hep söz verir ama hiç tutmaz! Yine sözlerini tutmayacaklar.

Nitekim, bu sözden dönüleceğine dair ilk işaretler gelmeye başladı. Almanya Başbakanı Scholz’un “İsveç, NATO üyeliği için tüm şartları yerine getirdi. Türkiye’nin AB üyeliği meselesi ise, başka bir konu ve diğer meseleyle ilgisi yok; bir arada değerlendirilmemeli. İsveç’in en hızlı şekilde NATO’ya girmesi için elimden geleni yapmaya devam edeceğim” şeklinde konuştu.

Türkiye’de gerçekleşen seçimler öncesinde kaleme aldığım “Batı neden Erdoğan’ın kazanmasını istiyor?” başlıklı yazıda da belirttiğim gibi Batı, Erdoğan kazanırsa İsveç’in ilk toplantıda NATO’ya dahil olacağını biliyordu. Her kim çıkıp istediğimizi aldık diyor ise doğru söylemiyor. Çok büyük bir fırsat kaçtı. Tarih boyunca çok az ülkeye gelecek fırsat değerlendirilemedi.

Riskli bir başlık da Rusya. Putin, seçim döneminde açıkça Erdoğan’ı desteklemişti. Türkiye’nin ödemesi gereken 20 milyar dolar tutarındaki gaz parasının ödenmesini ertelemişti. Erdoğan önce anlaşmaya sadık kalmayıp, Azor taburu komutanlarını Ukrayna’ya gönderdi. Sonra İsveç’in NATO’ya girmesini onayladı. Rusya bir şekilde bunun karşılığında bize karşı bir hamle yapacaktır.

Mesele sadece İsveç meselesi değildi. Batı ile ilişkilerde yeni dönem başlıyor. 2016’dan beri izlenen politikadan bir geri dönüş görüyoruz. Bunun hayatlarımıza etkisini yaşayarak göreceğiz. Kaygılarımızı gidermek ve bize işin doğrusunu anlatmak da Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’a düşüyor. Bunu tarihi bir başarı olarak göstermek yerine doğrusuyla anlatılması gerekiyor. Soru basit: Neden almadan verdik?