İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Deprem Diplomasisi: Türkiye – Yunanistan İlişkileri

6 Şubat 2023’te Kahramanmaraş’ta yaşanan deprem Türkiye tarihindeki en büyük yıkımlardan biri oldu. 45 binden fazla insanın hayatını kaybettiği afetten 10 il etkilendi. Depremin hemen ardından uluslararası yardım çağrısında bulunan Türkiye’ye birçok ülkeden arama kurtarma ekipleri ve insani yardımlar ulaştı. En büyük yardımlardan birini gönderen ülke ise komşu Yunanistan oldu. Son dönemlerde Yunanistan ile ikili ilişkileri gergin olan Türkiye’yi “deprem diplomasisinin” ardında yeni fırsatlar mı yoksa yeni sorunlar mı bekliyor?

Kardak Krizi ve 1999 Marmara Depremi

Deprem diplomasisi aslında Türkiye ve Yunanistan ilişkileri için yabancı bir kavram değil. 17 Ağustos 1999 tarihinde Türkiye’de yaşanan ve Marmara bölgesini vuran deprem sonucunda on binlerce can kaybı yaşanmış ve birçok konut yerle bir olmuştu. Deprem felaketinin hemen ardından arama kurtarma faaliyetleri kapsamında Yunan görevliler ve Yunanistan İtfaiyesi Türkiye’ye yardıma koşmuştu. 1996 yılında Ege’de Kardak adalıklarında yaşanan kriz ve 1999’da terör örgütü lideri Öcalan’ın Yunanistan’da barınması sorunları iki ülke arasındaki ilişkileri germiş hatta savaşın eşiğine getirmişti. Yaşanan deprem sonucu gönderilen yardımlar sayesinde ilişkilerdeki gerginlikler yerini bir süreliğine insani dayanışmaya bırakmıştı.

Ne yazık ki 3 hafta sonra aynı felaket bu kez de Atina’yı vurdu. Binlerce kişinin etkilendiği 1999 Atina Depremi sonrasında bu kez yardıma koşma sırası Türkiye’deydi. Yardıma ilk koşan Türk gönüllü organizasyonları ve AFAD, Atina için seferberlik ilan etmişti. Üstelik Marmara Depremi’nin yaraları henüz sarılamamıştı. Her iki devletin o dönemki başbakanlarının ve dışişleri bakanlarının karşılıklı geçmiş olsun mesajları ve insani yardım konularındaki dayanışmaları dünya kamuoyuna samimi bir tavırla yansımıştı.

Tarih Tekerrür mü Ediyor?

Aradan geçen 22 yılın ardından iki ülke arasında yeni bir “deprem diplomasisi” örneği doğdu. 6 Şubat 2023’te Türkiye’de 10 ili ve on binlerce insanı etkileyen deprem felaketi sonrasında hızla hareket ederek yardımı en hızlı gönderen ülkelerden biri yine Yunanistan oldu. Gönderilen arama kurtarma ekipleri ve insani yardımların yanı sıra ülke genelinde başlatılan kampanyalar büyük ses getirdi. Yunan siyasetçilerin paylaştıkları Türkçe tweetlerin yanı sıra Türkiye karşıtı karikatürler yayımlayan Fransız Charlie Hebdo dergisine de yine Yunan medyası tepki verdi. Yunanistan Dışişleri Bakanı Dendias’ın mevkidaşı Mevlüt Çavuşoğlu ile Kahramanmaraş’ı ziyareti ve üzüntülerini paylaşması ikili ilişkilerde bir yumuşama etkisi yarattı. İki bakanın yaptığı ortak açıklamada “İlişkilerimizi düzeltmek için deprem ya da başka bir felaket beklememize gerek yok.” ifadelerinin yer alması iki ülke ilişkilerinin ilerleyen dönemlerde yeni bir boyut kazanacağına işaret etti.

Tıpkı 1999’da olduğu gibi bu “deprem diplomasisi” iki ülkenin ilişkilerinin gergin olduğu bir döneme denk geldi. Son yıllarda Türkiye ve Yunanistan’ın arası Ege Adaları’nın silahlandırılması, Doğu Akdeniz’deki sondaj girişimleri ve Kıbrıs meselesinden dolayı uzun bir süredir gergindi. Bu yumuşama dönemi siyasi gerginlikleri bir süreliğine rafa kaldırsa da ilerleyen dönemlerde tansiyonun tekrar artacağı yönünde iddialar var.

Gerilen ve düzeltilmesi her geçen gün zorlaşan ikili ilişkilerin araya giren insani boyutlu bir mesele ilişkilerin pozitif bir yöne çekilmesi ve iki ülke arasındaki sorunların çözümünde iki taraf için de yapıcı rollerin üstlenilmesi için bir fırsattır. Yunanistan’ın Türkiye’ye aktarılması hedeflenen insani yardım fonlarına desteğini açıklaması ilişkilerde kurulabilecek iyi niyetin bir göstergesi olabilir. Yunanistan Başbakanı Miçotakis, bu iyi niyet gösterisini Haziran 2023’te gerçekleşecek olan Yunanistan Genel Seçimlerinde kendi lehine çevirerek bir iç politika fırsatı olarak da değerlendirebilir.

İyi niyetli hamlelerin ve sunulan fırsatların bir de arka yüzü olabileceğini unutmamak gerekir. Yunanistan Eski Genelkurmay Başkanı Amiral Evangelos Apostolakis’in depremi fırsata çevirerek Yunanistan Karasularının genişliğinin arttırılmasının tam zamanı olduğunu açıklaması oluşabilecek yeni tehditleri işaret ediyor. Eski Genelkurmay Başkanı tasarladığı hamleyi Yunanistan’ın böyle bir adım atması karşısında Türkiyenin karşı bir eyleme geçemeyeceği temeli üzerine inşa ediyor. Deprem ve ekonomik kriz gibi sorunların yanında genel seçim atmosferine kilitlenmiş Türkiye’nin böyle bir hamleye karşılık vermeye vakit ayıramamasının ve karşılık vermekte güçlük çekmesinin Yunanistan için kaçırılmayacak bir fırsat olduğu değerlendiriliyor.

Tarih tekerrür ediyor çünkü benzer bir durum 1999 yılında da yaşanmıştı. Türkiye’nin Yunanistan karasularının 12 mil’e çıkarılmasını savaş sebebi sayacağını söylemesi üzerine Yunanistan; terör, deprem ve ekonomik krizle mücadele eden Türkiye’nin zayıflığından faydalanmak istemişti. Fakat aradan geçen 22 yıl bazı anlayışları ve politikaları değiştirmiş gibi duruyor. Yunan parlamentosunda yeni deprem diplomasisinin iki ülke arasındaki gerginliklerin bitirilip yeni köprüler kurulması için kaçırılmayacak eşsiz bir fırsat olduğu yönünde sesler yükseliyor. Günümüzde yaşanan bazı gelişmeler geçmişin bant kaydı gibi olsa da tarihten ders alarak ilerlemek gerekir. Çünkü artık ne Yunanistan’ın ne de Türkiye’nin ikili ilişkilerinde devlet politikası haline gelmiş diplomatik sorunlarını çözümleyebilmek için yeni bir depremi ya da başka bir felaketi beklemeye tahammülleri kalmamış durumda.